Bazı romanlar vardır, bir hikâye anlatmaktan çok bir ruh hâlini yaşatır.
Anayurt Oteli, tam da bu türdendir.
Yusuf Atılgan’ın 1973’te yayımlanan bu eseri, bir Anadolu kasabasındaki küçük bir otelde, yalnızlıkla kuşatılmış bir adamın iç dünyasına bizi davet eder.
Romanın kahramanı Zebercet, Anayurt Oteli’nin yöneticisidir. Günleri, odaların tozu, müşterilerin geliş gidişi ve sessizliğin içinde geçen saatlerle doludur.
Ta ki bir gün, “bir gece kalıp giden kadın” oteline uğrayana kadar…
O geldi, bir gece kaldı ve gitti. Ama onun ardından kalan boşluk, Zebercet’in bütün dünyasını altüst etmişti. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Zebercet sıradan bir otelciden fazlasıdır; o, modern insanın içe dönmüş hâlidir.
Dünyayla bağı zayıf, duygularını bastırmış, iletişim kuramayan bir karakterdir.
Bir gece gelen kadının varlığı, onda uzun süredir bastırılmış duyguları uyandırır. Kadın gittikten sonra Zebercet’in iç dünyasında düzen bozulur:
Zaman algısı kayar, mekân daralır, gerçeklik çözülür.
Otelin sessizliği, içinde bulunduğu durumdan çok daha fazlasını anlatıyordu. İnsan, kendi kendine yetmediği zaman, yalnızlık tüm bedenini sarar.
Atılgan, Zebercet üzerinden, yalnızlık, yabancılaşma ve arzu temalarını derinlemesine işler. Romanın ilerleyen sayfalarında, Zebercet’in sessizliği bir tür deliliğe dönüşür.
Bu sessizlik, aslında toplumun içselleştirilmiş baskısının bir yansımasıdır.
Yusuf Atılgan, 1950’ler sonrası Türk edebiyatında Batı’daki varoluşçu düşünceyi başarıyla yerelleştiren yazarların başında gelir.
Anayurt Oteli, Camus’nun Yabancısını veya Sartre’ın Bulantısını hatırlatır; ama Anadolu’nun kasvetli atmosferiyle bambaşka bir tona sahiptir.
Zebercet, kendi hayatını sorgulamayan toplumun içindeki “farkında insan”dır.
Farkındalığı arttıkça yalnızlaşır, yalnızlaştıkça gerçeklikten uzaklaşır.
Anayurt Otelini, Türk edebiyatının sessiz ama en gür çığlıklarından biri olarak görüyoruz.
Yusuf Atılgan, Zebercet aracılığıyla insana şu soruyu sordurur:
Gerçekten yaşıyor muyum, yoksa sadece günleri mi sayıyorum?
Romanın kapanışındaki karanlık, aslında aydınlanmanın bir başka biçimidir
çünkü bazen insan, kendini ancak sessizliğin içinde duyar.
Diğer Kitap İncelemeleri içeriklerimize göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Aylak Adam kitabını satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
