Sayılar insanlığın tartışmasız en büyük ve en eski icadıdır. İnsanlar alfabeyi geliştirmeden önce sayıları ifade etmek için semboller kullanıyorlardı. Günümüzde eski insanlar ticareti kolaylaştırmak adına farklı sayılar için semboller icat ediyorlardı. Bugün sadece sayma ve ticaret için değil de, bilgisayarların ve teknolojinin temeli ve bilimin dili olarak sayıların olmadığı bir dünya hayal edemeyiz.
Matematik, elbette sayılarlaen yakın ilişkisi olan alandır. Birçoğu insan sayıları kullanışlı bir araç olarak görse bile, matematikçiler sayıların içindeki kalıpların ve güzelliğin kendisini görürler. Bu yazı sayıların dünyasında sonsuzluk gibi akıllara durgunluk veren kavramlarla veya evrenin tüm atomlarını kullanarak ifade edilemeyecek kadar büyük sayılarla yan yana durararak sizi zengin ve süprizlerle dolu bir yolculuk bekliyor.

0 (SIFIR)
Hiçbir şey nasıl bir şey olabilir?
0 sıfır uzun zaman sayı olarak kabul edilmedi. Ne negatif ne de pozitif tek bir tam sayıdır.
‘Sıfır’ kelimesi, ‘boş’ anlamına gelen Arapça sifr kelimesinden türemiştir ve gerçek bilinen en eski kullanımı, yaklaşık olarak M.S. 300 yıllarına ait bir Hint el yazmasından gelmektedir. Güney Amerika’da Mayalar sıfır kavramını 20 tabanlı sayma sisteminde icat etmişlerdir. Bunun gibi basamaklı sayma sistemlerinde veya ondalık sayma sisteminde, sıfır sembolü bir sütunun boş olduğunu gösterir. 0 olmasaydı 1,10 ve 100 arasındaki farkı anlayamazdık. 0 ile toplanan herhangi bir sayı değişmeden kaldığı için 0’a ‘toplama işleminde etkisiz eleman’ denir. Herhangi bir sayı 0 ile çarpıldığında sonuç 0 olduğundan, sıfırı her sayının katı olarak kabul ederiz. Sıfır olmayan bir sayıyı sıfıra bölmek mantıklı değildir çünkü 0’ın hiçbir katı o sayıya eşit olmayacaktır.

Leave a comment